|
|
UÇAK İÇİ GÜVENLİK KONFERANSININ ARDINDAN
|
|
|
|
|
THY ev sahipliğinde düzenlenen uluslararası katılımlı “Uçak İçi Güvenlik Konferansı” (DISPAX World 2009) 6-7 Mayıs 2009 tarihlerinde WOW Otel’de yapıldı. Konferansa İngiltere, Belçika, İsviçre, Kanada ve İsrail’den konuşmacılar ile çeşitli havayolu şirketlerinin yetkilileri davet edildi; ülkemizde konunun baş ilgililerinden birisi olan Havacılık Tıbbı Derneği davet edilmedi! Uçak içi güvenliği tehdit eden durumların azı polisiye, çoğu tıbbi ve psikolojik sebeplere dayanır. Bu yüzden müdahale stratejileri içinde tıbbi bakış açısı mutlaka dikkate alınmak zorundadır. THY Genel Müdürü Temel Kotil, “şimdiye kadar 3 kişi uçakta kelepçelendi” diyor; ya diğer psikiyatrik olgular (alkolikler, akıl hastaları, psikopatlar, vs) için ne yapıldı? Bu konuda uçuş doktorlarının ve Havacılık Tıbbı Derneği’nin bazı önerileri olabilir miydi acaba?
THY, sanki bu konuları ülkemizde hiç bilen yok gibi sadece yabancı konuşmacıları davet ederken, söyleyecek iki çift sözü olan bizden birileri var mı diye bir soruşturma yapamaz mıydı? Daha 1 ay önce TALPA'nın yayın organı olan Kokpit’ten Bakış Dergisinin 6. sayısında (Mart-Nisan 2009) tarafımızdan hazırlanan bir yazı çıkmış ve yazıda, tam da bu konferansın içeriğiyle ilgili ayrıntılar yer almıştı. Açılış konuşmasında THY Genel Müdürü Temel Kotil, “dünyanın çeşitli ülkelerinden İstanbul’a gelen siz değerli uzman konuşmacıların vereceği bilgiler ışığında, uçuş esnasında taşkınlık yapan yolcuların nasıl idare edileceği konusunda başvurulan yöntemler daha da geliştirilecektir...” dedi.
Derneğimizi veya şahsımızı onore etmek için değil, ama ülkemizin prestiji için bizden birilerinin de orada bilimsel bir konuşma yapması gerekirdi. Konuşmacı olmak gibi bir hevesimiz yok, bunu geçelim; hiç değilse konuyla ilgili bir derneği ve bu alanda yazılar yayınlayan bizden kişileri hiç olmazsa dinleyici olarak neden davet etmek nezaketi göstermezler? Bunun birkaç sebebi olabilir: Ya Türkiye’de bu konularda fikir üreten kişi ve grupların olduğundan habersiz durumdalar (ki bu ayıptır), ya da Batı’dan söylenmiş her sözü kerametli, bizimkileri süfli buluyorlar (ki bu da özgüven eksikliği ve aşağılık duygusu demektir.)
THY böyle bir konferansın davetli listesini Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne hazırlatırsa, Uçuş Emniyet Müdürlüğünden ve THY Hekimliği’nden görüş almazsa olacağı budur. Sonuçta kaybeden Havacılık Tıbbı Derneği değildir. Bilimsel bazı düşünceler, ülkemize özel öneriler vs. konferansta tarafımızdan aktarılabilirdi, olmadı; ülkemizden uzmanlar bilgilerini arttırabilirdi, olmadı; Türkiye’nin prestiji bir parça yükselebilirdi, o da olmadı… Ne gam; bunlara önem veren olmadığı için, kayıp gibi görülmüyor. “Bastırırız milyon dolarları, alırız yeni uçakları, uçakların lüks aksesuarları içinde belki bu konuda da bilgi veren prospektüsler vardı, okuruz, ne diyorlarsa yaparız… Kendi bilimimizi, özgün usullerimizi oluşturmaya ne gerek var!” deniliyor olsa gerek…
Not: Kokpit Dergisinde çıkan “Kabinde Agresif Davranışlar” başlıklı yazıya Havacılık Tıbbı Derneğinin web sayfasından erişilebilir: http://www.hvtd.org/htm/wordpress/?p=448