iga-2023-2
Airkule
Unifree-2019
HAVACILIK HABERLERİ RÖPORTAJ TÜRKİYE'DEN DÜNYADAN VİDEOLAR SEYAHAT ROTASI
Pegasus-2024
   
  Prof. Dr. Muzaffer Çetingüç [email protected]  
HAVAALANINDA BİR HAFTA

 

 

Felsefeci Alain de Botton, 2009 yılında “Havaalanında Bir Hafta (A Week At The Airport: A Heathrow Diary)” başlıklı bir kitap yazdı. Kitabın ilk cümlesinde havaalanlarının gizemli dünyasına duyduğu ilgiyi açıklamaktaydı: “Her ne kadar iyi bir yolculuk dakiklik anlamına gelse de, ben çoğunlukla uçağım geciksin isterim; böylece havaalanlarında daha çok zaman geçirebilirim.” Bu düşünceleri olan yazarı havaalanı işletmeciliği yapan bir şirketin yetkilisi arayarak, Londra-Heathrow Havaalanında yeni inşa edilmiş olan 5. Terminalde 1 hafta geçirmesini, sanatçı gözüyle izlenimlerini yazmasını rica etmiş: “Dünyanın halâ öyle yönleri var ki, onları anlatmak için doğru sözleri bulabilme konusunda belki de ancak yazarlara güvenilebilir... Gösterişli pazarlama broşürleri bir noktaya kadar etkin olmakla birlikte, bir yazarın ifade özgünlüğüne erişemez” gibi lirik ve ayartıcı ifadeler de kullanmış.

Bir şirket sponsorluğunda havaalanında bir hafta geçirme teklifi karşısında yazarımız girdiği iç tartışmayı bizimle paylaşıyor: Bu şirkete ait lokanta, dünya ısısını yükselten teknolojiler kullanıyorsa onlarla işbirliği yapması etik olur mu? Şirketi yargılamak kendisine mi düşer? Bu teklifi geri çevirmek terbiyesizlik olur mu? diye düşünür. Diğer taraftan, bir şirket tarafından istihdam edilmenin ahlâki yönleri kafasını kurcalar: 17. Yüzyılda yaşamış filozof Thomas Hobbes’un, bir Kont’un evinde misafir kaldığı ve ona para karşılığı, sözleşmelerinde kullanacağı süslü ifadeler bulması; hattâ yazdığı kitabını Kont’a ithaf ederken, “Yüce Tanrım sizi korusun, öbür dünyada mekânınızı cennet eylesin...” gibi sözler yazması aklına gelir. “Benim patronum ise ne bir ithaf, ne de öte dünya beklentilerine dair bir şey istedi benden... Hattâ elemanları şirketin faaliyetleri hakkında istediğim kadar kabalaşabilmem için açık çek verdi...” diye düşünerek, kendi durumunu Hobbes’dan çok daha iyi görüp rahatlar. Ama şunu da fark eder ki; yeni terminalin güzelliğinin haklı gururu içindeki işveren, onu terennüm edecek yollar aramaktadır. “Gerçekten de dünyamıza bir Marslı gelse ve ona medeniyetimizi göstermek isteseydik, bir havaalanına götürmek yeterlidir. Teknolojik ve mimari güzelliklerin birleştiği bu yerlere hayranlık duymamamız aptallık olur,” diye düşünür yazarımız. Sonunda bu iç tartışmalara noktayı koyarak, zaten çok sevdiği havaalanı dünyasını gözlemleyip yazmaya razı gelir.

Kitapta bir teknik denetçi gibi değil; binalara, çalışanlara, yolculara ve uçuş dünyasına bir sosyal psikolog ve filozof gözüyle bakıldığını, ilk kez böyle yaklaşıldığını görüyoruz. İşte bazı enstantaneler:

-          Havaalanı ve uçak personelinin ruh hali: Yazar, personelin moralinin müşteriye karşı tutumunu olumlu yönde etkileyeceğini; eski zamanlarda işgörenleri motive etmek için onları kırbaçlamanın yettiğini, ancak bugün işlerin zorlaştığını, yönetim sanatı kullanmak gerektiğini anlatıyor. British Airways’de motivasyonel eğitim seminerleri yapıldığı, ücretsiz kafeterya imkânları ve spor salonu üyelikleri sağlandığı bilgilerini veriyor.

-          Uçağa geciken yolcular: Kalkışına 20 dakika zaman olmasına rağmen kapılarını kapatan bir B747... geç kaldığı için Check-in bankosunda kibarca başka alternatifler araması istenen yolcu... en yakın uçağın 48 saat sonra olduğunu ve kendisini Tokyo’da 1 gelin ve 200 davetlinin beklediğini söylemesine rağmen prosedür dışına çıkılmamasının yarattığı öfke... yolcunun bankoya vurduğu yumruğun 100 metre öteden duyulması... öyküleştiriliyor.

-          Havaalanı alışverişlerinin psikolojisi: Havacılık teknolojisindeki müthiş gelişmelere ve uçuş güvenliğinin çok çok artışına rağmen, uçağa biniş öncesi psikolojisinin, felâket (ölüm) öncesi döneme benzediğini; bu yüzden Duty Free alışverişlerinin simgesel anlam taşıdığını, bunun uçuşta paramparça olmadan önceki son anları iyi geçirme, kendini ödüllendirme, ölüm karşısında asaleti sürdürme arzusu ile ilişkili olabileceğini yazıyor.

-          Zengin yolcuların dinlenme salonları: Havaalanlarında zengin yolcular için hazırlanmış bir salonundaki büyüleyici konforu anlatırken, Adam Smith’den ödünç aldığı bir soru ve cevabını aktarıyor: “Bu dünyadaki bunca telâş ne için; zenginlik, güç ve egemenliğin peşinde koşmanın sebebi nedir?” Cevap: “Fark edilmek, hizmet almak, sempati ve övgü görmek.” Concorde Salonunun deri koltukları, şöminesi, mermer tuvaletleri, kuaförü Spa’sı, ikramları (somon füme, havyar, kaz ciğeri, çilekli turta, vs) ile zengin insanlara bu ayrıcalıkları verdiğini görüyor.

-          Üst arama ve sorgulama prosedürlerine sinirlenenler: Bunun, bilinçaltı suçlanma kaygılarını depreştirmesiyle ilgili olduğunu; güvenlikten sorunsuz geçenlerin, günah çıkardıktan sonra kiliseden iç rahatlığı ve hafiflik hissiyle ayrılanların durumuna benzediğini söylüyor. Bu söylemiyle biz yolculara içgörü kazandırırken, arama-sorgulama yapanların sinirli kişilere hoşgörülü yaklaşmasını sağlamaya çalışıyor da olabilir.

-          Havaalanı rahibinin ironisi: “İnsanlar size en çok ne soruyor, ne zaman geliyor?” diye sorduğunda Rahibin, “Kayboldukları zaman geliyorlar” yanıtını çok kışkırtıcı ve yüklü buluyor ve ayrıntılarını kurcalıyor. Rahibin yanıtı ironik: “Aradıkları ve sordukları, hep tuvaletlerin yeriyle ilgili!” Rahip sonra dini bir diskur çekiyor ama yazarımız ateistlerin durumunu araya sokarak vaazı püskürtüyor.

-          Bagaj meselesi: Botton burada da keskin zekâsıyla hislerimize tercüman olmuş. Tarih boyunca bagaj bekleme ve alma sırasında (belki, ancak,) sadece birkaç neşeli an olmuştur... diyor. Yani o sıkıntılı bekleyişleri, dönen bandın çevresinde Roma trafiğine benzer keşmekeşi, (başkalarının valizlerini alırken onlara duyduğumuz hasetliği), kaybolan, başka ilginç yolculuklara çıkan valizleri, onlara kavuşurken duyulan melânkoliyi... anlatıyor. 

-          Pilotlar: Pilotlarda hayran olduğu azim, erdem, cesaret, kararlık ve mantığa asla sahip olamayacağı; kendini onların yanında küçük, mızmız ve yetersiz bir yaratık gibi hissettiğini kendine has alçak gönüllülüğü ile anlatıyor.

-          Kontrol kulesindeki gözlemleri: Yazar kulede şaşkınlık yaşıyor: Devasa bir dünya haritası üzerinde British Airways’in 180 uçağının gerçek zamanlı pozisyonlarının uydu verileriyle takibedilmesini; kontrolörlerin, çocukları için endişelenen ebeveynler gibi, sorumlu oldukları uçakların güvenle yere inmesine kadar rahat edememelerini hayranlıkla anlatıyor.

-          Karşılama ve uğurlamalar: Modern toplumdaki boşanma yaygınlığının, havaalanlarında çocuklarla ebeveynlerin karşılama-uğurlama seremonilerinin artışına neden olduğunu ileri sürüyor. Sevgiyle kucaklaşmalar, bunun son görüşme olup, belirsiz bir süre sonra ölüm haberinin alınma olasılığı... Tabii bu kadar duygusal olmayan karşılamalar da var; bir görevlinin elinde tuttuğu Mr. K. yazılı levhalarla yapılan mekanik karşılamalar... Karşılayanı olmayan mürettebatın BA295 veya BA138 gibi kuru sayılarla ifade edilen uçuşları sonrasında üniformalarından sıyrılıp, metro veya garajdaki arabasıyla otel yalnızlığına veya evine gitmesi...

-          Diğer küçük gözlemler: Uçakta sunulan yemeklerin analizini yapıyor... Uçakla seyahat etmeyi, dini hac yolculuğunun evrilmiş hali gibi yorumluyor; içinde bir çözüm müjdesi taşıdığını, ruhani bir dönüşümü güçlendirebileceğini söylüyor. Bugün uzay teknolojisine ulaşmayı başaran insanın halâ hoşgörü, affetme ve özür dileme becerilerini gösterememesini... mutluluğun başka yerlerde olduğunu varsayarak seyahate çıkan çağdaş insanın, tatile giderken yanında kendisini de götürmesindeki dramı anlatıyor...

 

 

Alain de Botton - Havaalanında Bir Hafta (A Week At The Airport: A Heathrow Diary) - Sel Yayınları, 2009)


E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR     Onay bekleyen yorum yok.
 

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
 
   
 
Bu haber henüz yorumlanmamış...

 
FACEBOOK YORUM Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Prof. Dr. Muzaffer Çetingüç
ORUÇ
Prof. Dr. Muzaffer Çetingüç
Osman Gazi Baykal
UÇUŞAN GÜZELLİKLERDEN KELEBEKLER
Osman Gazi Baykal
Engin Aksüt
SABİHA GÖKÇEN’İN YENİ PİSTİNDEKİ KOT FARKI
Engin Aksüt
İbrahim Köktener
MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ
İbrahim Köktener
Tuğba İncel
GERMANWINGS KAZASI DAVASI SÜRÜYOR
Tuğba İncel
Faruk Sayılır
UCUZ HAYATLAR
Faruk Sayılır
digitaldalga
ÇOK OKUNANLAR
  FOTO GALERİ
SİNGAPUR AIRSHOW-2020

SİNGAPUR AIRSHOW-2020

  VİDEO GALERİ
ENGELLERİN AŞILDIĞI HAVALİMANI

ENGELLERİN AŞILDIĞI HAVALİMANI

  GÜNÜN MANŞETLERİ
 
ORUÇ
HAVALİMANI OFİSİ'NE ÖDÜL GELDİ
AJET'İN İLK UÇUŞU YAPILDI
THY TRABLUS'TA
KAPADOKYA'DA İNCELEME
QANTAS UÇAĞI KORKUTTU
ASELSAN KAAN'A GÜÇ VERECEK
ANTALYA'YA EK FİNANSMAN
TAV İŞLETME'DE YENİ ATAMA
SUNEXPRESS DO-CO İLE ANLAŞTI
 
  UÇUŞ BİLGİLERİ
İç Hatlar Dış Hatlar
Geliş Gidiş Geliş Gidiş
  İstanbul Havalimanı
  Sabiha Gökçen
  Ankara
  Antalya
  HAVA DURUMU
  İstanbul
Cuma Cumartesi Pazar
13 / 18 °C 15 / 21 °C 15 / 20 °C
  ARŞİV
 
   
 
 
UNUTMAYACAĞIZ...
 
Onur Güntürkün
 
 
UNUTMAYACAĞIZ…
 
Ünal Başusta

  •Künye
  •İletişim
  •Havacılık Haberleri
  •Röportaj
  •Türkiye'den
  •Dünyadan
  •Seyahat Rotası
  •Havacılık
  •Uçuş Eğitim
  •Havalimanları
  •Göklere Veda
  •Havacılık Emekçileri
  •Havacılık
  •Reklam Videoları
  •Röportaj
  •Video Haber
  •Emirates
  •almanya
  •turizm
  •Singapur Havayolları
  •Antalya