Askeri jet pilotu seyircisiz bir kahramandır; ses hızını aşar, yüksek G kuvvetlerine maruz kalır, “dog fighting” yapar, ülkesinin savunması için ölümün kıyısında dolaşır… İndiğinde uçuş tulumu sırılsıklamdır, yorgundur; yukarılarda ülkesi için, havacılık için neler neler yapmıştır, ama bir şâhidi yoktur. Çoğu zaman harika manevralarını, ustalıklarını, isabetli atışlarını gören-alkışlayan olmaz… Akrobasi pilotları bu anlamda şanslı sayılabilir; binlerce havacılık sevdalısı tarafından becerileri izlenir, görüntüleri TV çekimleriyle milyonlara ulaşır, fotoğrafları gazete ve dergilerde yer alır.
1992 yılında kurulan “Türk Yıldızları” dünyadaki 8 jet akrobasi timinden biri ve (2004 yılından beri) 10 uçakla (F-5) gösteri yapan tek akrotim filosu olarak göğsümüzü kabartıyor. Hava Kuvvetlerimizin savaş pilotları arasından seçilen 12 kişilik ekip, sürekli eğitim ve kendini geliştirme çalışmaları içinde bulunuyor, gösteri senaryolarını hava durumunu dikkate alarak plânlıyor. Böylesi grupların risk hesabını iyi yapması, uçuş emniyetini, gösterinin şatafatına feda etmemesi, yani ego tatminini kontrol altında tutması gerekir. Son gösterilerini 15 Mayıs günü Merzifon’da yaptılar ve izleyen 6 bin kişiyi kendilerine hayran bıraktılar.
Sivil kesimde ülkemizin en bilinen ve tek milli akrobasi pilotu olan Sayın Ali İsmet Öztürk, bu anlamda çok özel bir yere sahip. Yaşamını adadığı bir etkinlikte becerilerini Airshow’larda insanlara gösterebiliyor, havacılık sevdalılarına eşsiz ziyafetler sunuyor. Girdiği riskin, katlandığı stresin karşılığında tarifsiz heyecanlar ve tatminler yaşamaktan başka, takdir ve alkış da alabilmesi onu mutlu ediyordur. O’nun akrobasi uçuşlarını defalarca TV’de, bir kez de geçen sene canlı olarak izledim, çok etkilendim; ülkemizin yetiştirdiği bu insanla iftihar ettim. Aslında kendi kendini yetiştirmiş desek hiç de yanlış olmaz! 1984 yılında, 20 yaşında uçuşa başlamış, 1988’den beri akrobasi yapıyor. Türkiye’nin ilk lisanslı ultralight pilotu. 2000 yılından itibaren profesyonel akrobasi pilotu olmuş. 180’den fazla airshow’a katılmış; çok sayıda ödülü var; “Best Solo Display” seçilmiş. Helikopterlerle hava fotoğrafçılığı ve havadan film çekimleri yapan Mach Aviation şirketini kurmuş.
Dünyada da, ülkemizde de ‘hafta sonu hobisi’ niteliğinde, gerçek akrobasi uçuşlarının iddiasına, kalitesine ulaşması mümkün olmayan akrobasi benzeri uçuşlar yapan ‘hevesli’ insanlara rastlanıyor. Bazı genç gazetecilerin bu amatör kişileri hava akrobasi ustaları sanıp haber yapmaları da rastlanılan bir durumdur. Ama gerçek hava akrobasisinin ülkemizdeki örnekleri, askeri kesimde Türk Yıldızları, sivil kesimde ise Ali İsmet Öztürk’tür. Onun gibi profesyonel akrobasi pilotlarından dünyada çok fazla yok; sadece 13 kişi var.
Bir uçuş doktoru ve psikiyatrist olarak
Ali İsmet Öztürk’ün şahsında tüm kanı kaynayan genç pilotların dikkate alması gereken, uçuş fizyolojisi ve psikolojisine dair bir kaç uyarıda bulunmak istiyorum. Meslekî yetkinliğin, bedensel güç ve dayanıklılığın, gelişmiş refleks ve becerilerin sergilendiği başka uğraşlarda olduğu gibi, pilotlukta da sınırın aşılması riski hep vardır. Yani “daha da başarılı olma, rekor kırma, olağanüstü performans gösterme, daha çok alkış ve doyum alma” hırsına kendini kaptıran kişilerin bu psikolojik güdüleri onları riske götürebilir. Fizyolojik kapasiteleri yetmezliğe düşebilir, dikkatleri dağılabilir, olmadık hatalar yapabilir… Her yıl dünyanın bir köşesinden gösteri uçuşlarında veya havacılık fuarlarında seyircilerin üzerine düşen uçak haber ve görüntüleri gelir, üzülürüz. Bunların çoğu profesyonel akrobasi pilotları değil, lansmanını yaptıkları yeni uçakların marifetlerini göstermek için abartıya kaçan test pilotlarıdır. Ama neden bir önceki günkü prova uçuşlarında değil de o günkü gösteride düşerler?
Cevap: Seyircili uçuşlarda bazı pilotların bir çeşit orgazm moduna girip, limitleri zorlama olasılığı artabilir, konsantrasyonları bozulabilir, karar verme hataları yapabilirler. Ali İsmet Öztürk’ü tenzih ederim; bugüne kadar hiç tevazuunu bozmadı, hep dengeli davrandı; ama işin naturasında böyle bir olasılığın bulunduğunu unutmamalıyız. Galiba mitolojide Deodalus’un yaptığının benzerini yapıyor gibiyim: İkarus, uçuş haz ve heyecanıyla göklerde yükselip, yükselip, sonunda güneş ısısıyla balmumu kanatları eriyerek Ege Denizine düşmeden önce, babası Deodalus, çok yükselmemesi ve riske girmemesi için onu ikaz etmekte idi...
Yetenekli ve başarılı insanlarda, yaptıklarını aşmak, sınırları biraz daha zorlayıp o güne kadar yapılamamış birşeyler yapmak arzusu vardır. Becerilerini sergilerken aldıkları takdir ve alkış önemli bir doyum kaynağıdır. Ama bundan daha üst düzeyde bir doyum da, aşkınlık’tır (transandans); insanüstü etkinlikler göstermek, sınırları geçmek, iz bırakmak... Genç askeri pilotlarda gözlenen “hot pilot” (kanı kaynayan pilot) terimi, uçuş zevk ve heyecanıyla kapasitesinin sınırlarını zorlayıp kırmızı çizgilere çok yaklaşan pilotları tanımlar. Akrobasi pilotunda da görülmesi pek muhtemel olan bu güdüleri denetim altında tutabilmek ve sınırları geçmemek, kendini kaybetmemek, ancak dengeli bir psikolojik yapıya sahip olmakla mümkündür.
Son olarak bu yıl 26 Nisan Pilotlar Günü’nde bir gösteri uçuşu yapan Ali İsmet Öztürk'ü hem kutluyorum, hem de fizyolojik sınırlarını zorladığı sıralarda korku duyuyorum. Yere teğet geçen dalıştan çıkışlar, yüksek G'li tırmanışlar, vestibülü allak bullak eden tonolar... Çok iyi bir fizik performansı ve dengeli bir psikolojisi olmasa bugüne kadar falsoları olurdu. İyi ki çok yetenekli bir pilot ve gerçek bir profesyonel. Ama gene de bu seyir zevki yüksek gösterilerine uçuş doktoru olarak bir şerh koyuyorum J... Kendi adıma daha da iyisini, daha da olağanüstüsünü istemiyorum. Bu kadarı bana yetiyor!!!
Aslında sayın Ali İsmet Öztürk’ün yukarıda sıraladığımız kaygılarımızı giderecek özgün ifadeleri var: “Profesyonel akrobasi pilotları, kendilerini seyreden kalabalığın hülyası içinde kaybolmazlar! Daha sükseli uçmak, hava atmak gibi bir düşünce onlar için çok sığ kalır. Tam tersi, kalabalık arttıkça sorumluluk artar. Kendi performans limitlerini seyirci önünde ASLA aşmazlar. Kendini aşma çabası sadece antrenman uçuşlarında ve çok yüksek irtifalarda olur. Eğer başarı olursa bu seyirci ile paylaşılabilir. Zira profesyonel bir akrobasi pilotunun önce ayakları yere iyi basmalıdır... Akrobasi pilotunun, onu seyreden yüzbinler önünde kendisini öldürmek hakkı yoktur. İşte onun için her türlü riski hesaplamak, hesaplamak, bir daha hesaplamak için günler, haftalar ve aylarca çalışır"…» Yani şu anlaşılıyor ki, O bu işi çok düşünmüş, felsefesini yapmış, sindirmiş; bizim uyarılarımıza gerek bile yok!
Gençlere havacılığı sevdirmek bağlamında çok önemli bir işlevi olan Öztürk’e keşke THK’dan teklif gitse de ortak çalışmalar yapsalar...