|
|
AKADEMİ BİLDİRGE’SİNE TEPKİSİZLİĞE SİTEM
|
|
|
|
|
Sivil Havacılık Akademisi Bildirgesi yayınlanalı 2 hafta oldu. Airkule, Ucuyorum, Airporthaber ve Siwep sitelerinde yayınını takiben 2-3 gün içinde 50-60 kadar yorum geldi. Yüzde 90’ı coşkulu, destek mesajlarıydı: “Harika.. objektif.. muhteşem.. mükemmel bir çalışma.. yürekten katılıyorum.. imzamı atarım.. az bile yazmışsınız.. tebrikler.. ellerinize sağlık, kral çıplak demişsiniz.. SHGM için hazırlanmış bedava bilgi...”
Beğenmeyenler de oldu; SHGM’nin içinde bulunduğu güçlükleri dile getirenler, Akademi üyelerine belaltı vuruşlar yaparak dolaylı biçimde Bildirge’yi sabote etmeye çalışanlar da vardı... Ama bunlar yüzde 10 kadardı... Bizim sitemimiz negatif yazılara değil, sessiz kalan gruplaradır. Dünya Gazetesindeki yazısında Sayın Musa Alioğlu, Bildirge’nin birçok yerine aynen katıldığını, hattâ altına imza atabileceğini yazmış. Sonra bir an kendine gelip, “Ben ne yapıyorum, SHGM’yi savunmalıyım, eleştirilecek pürüzler bulmalıyım” kaygısına kapılmış J... Aslında savunma niyetine yazdıklarıyla, yani “SHGM’nin sayıca yetersiz ve az maaş alan kadrolarla çalıştığını, insaf edilmesi gerektiğini” söylerken gene Akademi Bildirgesi ile paralel çizgiye gelmiş oluyor. Biz de zaten SHGM’nin nitelik ve nicelik olarak yetersiz kaldığını söylüyorduk. SHGM sadece Oktay Erdağı’nın, Ali Arıduru’nun veya Musa Alioğlu’nun mudur? SHGM hepimizindir; keşke iftihar edeceğimiz bir durum da olsaydı, övünebilseydik! Biz SHGM’yi bazı yönlerden eleştirmekle düşmanlık etmiyoruz; aksine dostâne uyarı ve çözüm önerileri getiriyoruz. Bildirge’nin bir de bu şekilde okunmasını rica ediyoruz.
Bir kabin memuru arkadaşımız ise özel bir e-posta göndererek, “akademi heyetinde kabin memuru yok herhalde ki, bizlerin sorunlarına fazla değinilmemiş..” gibi bir sitemde bulundu. Aslında kabin ekipleri dahil olmak üzere kapılarımızı başından beri tüm ilgililere açmıştık. 2009 Ağustos’undan 2010 Mart ayına kadar tarafımdan kaleme alınmış Akademi’yi tanıtan 3 yazıda davetimiz, kurumsal veya kişisel olarak herkese idi. Diğer arkadaşlarımızın da bu mahiyette yazıları yayınlandı. İlk toplantıya TASSA’dan bir arkadaşımız katıldı. Daha sonraki toplantılara hem e-posta ile, hem de bizzat tarafımdan telefonla yapılan davetlere bir nezaket mesajı ile de olsa yanıt alamadık, katılım da olmadı. Burada amacım bir derneği hedef almak değil, sistemdeki duyarsızlığı vurgulamak istiyorum. Çünkü maalesef toplantılarımıza sadece TASSA’dan değil, Hava-İş, TALPA, TATCA, Havak, Pilvak, Uted gibi sendika ve derneklerden de (davetlerimize rağmen) katılım olmadı. Aslında sistemdeki aktörler sadece SHGM, DHMİ, Uçuş Okulları ve şirketler değildir; dernekler de aktördür ve sessiz kalmakla yanlışlara ortak olduklarını düşünüyorum. Çağrıya icabet edersin, fikrini söylersin, ortak akılla doğruyu bulmaya yardımcı olursun; beğenmezsen tepki gösterip çıkarsın. Ama hiçbir aktivite göstermeden, işlerin düzelmesini, herşeye çözüm üretilmesini beklemek doğru olamaz. Sıcak köşesinde oturup, “Nerede bu devlet!” diye bağırmaya benziyor. Bazıları da birileri çabalasın, düzeltsin, ben başıma bir iş almayayım... diye düşünüyor olmalı. Bu nemelâzımcılığın, yaratılan korku kültürüyle de ilgisi var. Bazıları ise, “Hadi aslanlarım, siz şehit, ben gazi...” tutumu içindeler...
Akademi gerçekten neyin gayreti içindedir? Tam da bu Dernek ve Sendikaların söylemesi gereken şeyleri tarafsız, çıkar güdüsü olmayan bir “think tank” grubu yüksek sesle dile getiriyor.. Aylardır çeşitli istişareler yaparak hazırladıkları bir deklerasyonu kamuoyunun dikkatine sunuyorlar... Yanlışsa, “yanlıştır”; doğruysa, “evet, öyledir” gibi bir mesaj vermek zahmetinde bulunmaları gerekmez miydi? Alkış beklediğimizden değil, karar mercilerini harekete geçirmekte bir parça yardımı olur diye... Bu kuruluşların birer yönetim kurulları var, başkanları var, dergileri var; en azından havacılık sitelerine mesaj atabilecek yetkilileri var. Bu suskunluk nedendir? Tiyatroda rol çalmak diye bir deyim vardır. Sivil havacılığımızda yıllardır yanlış giden birşeyler varsa, bunun bedelini kazalarla insanlarımız ödüyorsa, bu kuruluşların yıllardır oynaması gereken (ama oynamadıkları) rolü Akademi olarak biz çaldıysak, özür dileriz. Daha iyisini onlardan bekliyoruz.