İş zorunluluklarıyla (nöbet, acil durumlar, gece görevleri vs.) çalışma periyodu ile uyuma-dinlenme periyodunun kısmen veya tamamen yer değiştirmesi hallerinde vücudun iç ritmi bu yeni düzene uymakta zorlanır. Gündüz çalışıp gece istirahat etmeye alışık ve yatkın olan insanlar, bunun tersine çevrilmesi durumlarında bedensel rahatsızlıklar, zihinsel bozulmalar ve psikomotor performans kayıpları yaşar.
Eski devirlerde insanlar doğanın gün döngüsüne uyumlu biçimde yaşardı; sabah güneşin doğuşuyla birlikte uyanır, çalışır; akşam karanlığında istirahat ve uyku periyoduna geçerdi. Çağımızda güneşin doğuş veya batışına paralel bir yaşama düzeni kalmamıştır. Artık sanayi, sağlık, emniyet, eğlence, ulaşım, vb. gibi sektörler 24 saat esasına göre çalışmaktadır. İşçi, doktor, şoför, pilot, hava trafik kontrolörü, polis, işçi, asker gibi mesleklerden insanlar, doğalarına daha uygun olan gündüz çalışma/gece dinlenme düzeninden koparılıp, biyolojik saatlerine uygun olmayan zamanlarda performans göstermeye zorlanmaktadır ki, bunun sonuçlarından birisi de artan kazalardır.
Çalışma saatlerindeki 2-3 saatlik kaydırmalar problem yaratmazken; 7-8 saatlik kaydırmalar, kıtalararası (transmeridien) uçuşlarda görülen jet-lag benzeri bir tablo ortaya çıkarır. Dikkat, bellek, karar verme bozulmaları, yorgunluk, genel keyifsizlik, uykusuzluk/uyuklama, baş ağrısı, baş dönmesi, hazımsızlık, kabızlık gibi belirtilere yol açar. Bu duruma "Shift lag sendromu" denilmektedir.
Gündüz saatlerinde çalışmaya alışkın iken gece saatlerinde görevlendirilen; ya da tersine, bir süredir gece çalışmakta iken gündüz vardiyasına geçirilen bir işçinin metabolizmasıyla birlikte fiziksel ve zihinsel performansı da bir süreliğine bozulur. Uyku-uyanıklılık zamanlarının değiştirilmesiyle vücut ısısı, adrenalin salgısı, kan şeker düzeyi ve zihinsel çalışma kapasitesi etkilenir. Vardiya değişimlerinin hava trafik kontrolörlerinde hipertansiyon ve mide ülserini tetiklediği bildirilmiştir. Gece çalışıp gündüz uyuyan insanlarda, ailevi/sosyal düzensizlik ve toplum dışı kalmak dahi önemli bir strestir.
Vardiya değişiminin yol açtığı psikomotor bozukluklar, kaza oranlarının gece 02-06 saatleri arasında (WOCL-Windows of Circadian Low) en yüksek oranlara çıkması ile kendisini gösterir. 3 Mile Island nükleer reaktör kazası (N.York-1979) gece vardiya değişiminin hemen akabinde; Chernobyl nükleer reaktör kazası (Ukrayna-1983) ve Bhopal kimyasal fabrika kazası (Hindistan-1984) da sabahın erken saatlerinde meydana gelmiştir. Her üç kazada da vardiya düzensizliği, resmen kaza etmenleri arasında gösterilmiştir.
Ergonomik araştırmalar, kazalar ve çeşitli gözlemlerden çıkarılan dersler sonunda; vardiyalı çalışmanın zorunlu olduğu sektörlerdeki vardiya düzenlemelerinde dikkat edilmesi gereken prensipler belirlenmiştir:
1) Vardiyalar 1 hafta gibi çok kısa ve 4 hafta gibi uzun olmamalıdır; 3-4 haftalık periyotlar en uygun olandır,
2) Vardiya değişimlerindeki ilk günler önemlidir; yeni vardiyaya uyum ortalama 4 gün sürdüğünden, riskli görev yerlerindeki kişiler ilk 4 günde o vardiyaya alışık kişilerle desteklenmelidir,
3) Vardiya değişimleri blok halinde yapılmamalıdır. Gündüzden geceye yeni başlayan kişilerin alışma periyodunda hata yapabileceği varsayımıyla, onlara göz kulak olacak, geceye alışmış kişilerle takviyesi önerilmektedir.
4) Vardiya değişimleri günün ilerleyen saatlerine doğru (örneğin 08-16 vardiyasından 16-24 vardiyasına doğru) olmalıdır. Bu tür kaydırmalar (batı yönüne doğru uçuşlar gibi) daha iyi tolere edilir. Buna karşılık geriye doğru kaydırmalardan (08-16'dan 24-08'e) kaçınılmalıdır, çünkü bu kaydırmalar daha çok performans kaybı yapar,
5) En kritik olan, 24-08 vardiyasıdır. Gece vardiyasına yeteri kadar uyumadan gelen kişiler büyük risk yaratabilir; mutlaka yeterli uyku aldıkları denetlenmelidir. İşçiler kendi aralarında; 16-24 vardiyasına "paşa", 24-08 vardiyasına da "serseri" adını vermektedirler. Bu isimlendirme bile gece vardiyasının yorgunluk, dalgınlık ve sersemlik yarattığını ve kazalara yatkın hale getirdiğini açıklamaktadır,
6) Yaşam alışkanlığı olarak gece geç yatmaya alışkın ve gece saatlerinde verimli olabilen (baykuş tipi) kişiler, gönüllü iseler gece vardiyasında sürekli çalıştırılabilmelidir,
7) Gece vardiyasında dikkat açıcı ve uyanıklığı arttırıcı uygulamalarla çalışanlar desteklenmelidir (snack tarzı ara öğünler, çay-kahve molaları, müzik yayınları, kol bacak germe egzersizleri, vs.)
8) Özellikle gece vardiyası görevlilerinin, aşırı iş yoğunluğu sırasında bitkin düştüklerinde kısa süreli uyku (nap) veya istirahat imkânları olmalı; bunun usul ve esasları belirlenmelidir,
9) Performans ve uyanıklık idamesi birinci derecede çalışanın sorumluluğundadır; kişilerin kendi bünyelerini tanıması ve kendine uygun yöntemleri gerektikçe uygulaması gerekir,
10) İdare, çalışanların performansını onların inisiyatifine bırakmamalı; vardiyalı çalışma düzenlemesini ve performans idamesini bilimsel yöntemlerle yapmalıdır.