Kemal Şimşek, bir THY işçisi. 1958 doğumlu. Genel Müdürlük binasında bir teknisyen. Yorgun, onurlu bir işçi. 29 Ocak 2009 tarihinde ani bir kalp kriziyle genç yaşta aramızdan ayrıldı. Geride bir ana, iki çocuk bıraktı. Dün (30 Ocak) ailesi, dostları ve işçi arkadaşları Bakırköy’den O’nu uğurladılar.
Onu, sendikal mücadelede, toplumsal hareketlerde hep aktif olarak gördük. 1989 yılında Atilay Ayçin ile birlikte Sosyal Dayanışma Grubu içinde yer aldı 1989-1993 yılları arasında genel müdürlük baş temsilciliği yaptı. 1991 grevinde aktif rol aldı. Bulunduğu birimde şef olmasına rağmen üst yöneticinin yanlış talimatlarına boyun eğmeyip kendi isteğiyle şeflikten ayrılma yürekliliğini gösteren; öldüğü güne kadar da teknisyen olarak çalışan ender insanlardan biri.
Genel Müdürlük personeli onu hep delege seçerek genel kurullara gönderdi. Sendika genel kurullarında eleştirel konuşmalarıyla tanındı. Ayçin ve ekibiyle yolları ayrıldığından beri “muhalif” oldu. Ama hiç kenardan izlemedi, hep katıldı, kimsenin adamı olmadı, görüşleri beğenilmese de eleştirdi, fikir üretti.
Hava-İş dergisi Ocak 2009 sayısında son Temsilciler Kurulu'nda yaptığı konuşma sırasında çekilen fotoğrafının altında şu sözleri yayınlanmış:
“...Bizler 12 bin çalışanın temsilcileriyiz. Bizler burada düşünce üretmek zorundayız. Muhalif delege olarak söylüyorum. İşveren denenmemiş, biz ise denenmiş yöntemlerle mücadele ediyoruz. Temsilci, sendika yönetimiyle, üyenin tam ortasındadır. Bir sendikacının elindeki en önemli malzeme tabanıdır, kitlesidir...”
Doğru bildiğini her zaman açık yüreklilikle kürsüye çıkıp ifade ederdi. Bu konuda suçlandığı, şimşekleri üzerine çektiği de oldu. Hatta bir ara “işveren tarafında” olmakla da suçlandı. Dün cenazesinde dostları ve ailesi vardı. THY işçileri, Hava-İş Sendikası Genel Başkan ve yöneticileri, temsilci ve delegeleri vardı.
Tek olmayan işveren ve temsilcileriydi...!
Ailesi ve arkadaşlarına THY işçilerine başsağlığı diliyoruz.
Güle güle Kemal Şimşek. Işık içinde yat...
Bahadır Altan