1) Pilot Kaya İstektepe’nin Adli Tıp’taki otopsi ve histolojik tetkiklerinde, “ileri derecede kalp rahatsızlığını” işaret eden bulgular olduğu; ama bu bulguların klinik belirtilerinin önceki muayenelerde teşhis edilemediği veya göz yumulduğu,

2) Altı ayda bir tıbbi kontrolden geçmesi gereken pilotun en son 2008 Haziran ayında muayene olduğu ve daha sonra muayeneye gitmediği…

İlk iddianın dayandığı kaynaklar nelerdir bilmiyoruz. Adli Tıp raporu henüz resmen açıklanmadığına göre, pilotu uçuşta inkapasite edecek kadar ciddi kalp hastalığı bulgularını kim-nasıl bilebilir? İkinci iddianın doğru olup olmadığını anlamak için tarafımızdan bir araştırma yapılmış; pilotun 4 Aralık 2008 günü tıbbi kontrolden geçtiği ve muayenesinin 4 Temmuz 2009 tarihine kadar geçerli olduğu belirlenmiştir. Yani her iki iddia da yanlıştır; ama zihinleri bulandırmak isteyenlerin amaçları maalesef kısmen gerçekleşmiştir.

Tıbbi inkapasitasyon durumları

Kazaya neden olabilen yüzlerce faktörden birisi de, pilotun ani tıbbi yetersizliğe (inkapasitasyon) düştüğü durumlardır. Gerçekten de pilotun uçuşta kalp krizi, epilepsi nöbeti veya felç geçirmesi; uyuklaması, zehirlenmesi, kabin basınçlama arızasına bağlı oksijensizliğe (hipoksi) girmesi gibi çok sayıda acil tıbbi durum vardır. Ama bir uçuş kazasını böyle bir sebebe bağlamak için somut bazı kanıtlar gerekir. Kanıt yokken, “pilot kalp krizi geçirip helikopteri düşürdü” yargısına varmak; ciddiyetsizlik olduğu kadar, gerçek kaza nedenlerini göz ardı etmek sonucunu da getirmektedir.

Sağlığına oldukça özen gösterdiği anlaşılan Kaya İstektepe’nin dosyasında EKG’sinin ve geçmiş yıllarda girdiği efor testinin de normal çıktığına dair belgeler mevcuttur. Hal böyle iken, mesnetsiz iddialarla hem merhum pilota, hem onun sağlığını değerlendiren hekimlere haksızlık yapılmakta; hem de helikopterde yaşamını kaybeden diğer kişilerin yakınları da kışkırtılmış veya üzülmüş olunmaktadır. Lütfen dürüst ve hakkaniyetli olalım.