2)TÜRKÜLER:
Türkülerimizde uçmak eylemi, sıla, aşk, ayrılık, yalnızlık duygularıyla beraber 1911 yılına kadar daha çok kuşlarla anlatılmıştı. 1911’den sonra uçak toplumumuzca yavaş yavaş tanınırken, onunla ilgili türküler de yapılır olmuştu. Cumhuriyetin ilanından sonra bu konudaki besteler daha da artmıştır. Gökyüzü ve onun içinde yer alan nesneler de metafor olarak (bulut, şimşek, yıldız vb.) türkülerde sıklıkla kullanılmıştır.
Zârâ'lı Baki'nin okuduğu taş plakta “Yirmi yedililer” ve arka yüzündeki “Türk Hava Kuşu” türküsü Columbia plak etiketiyle yayınlanmıştı. Diğer bir türkü ise Şereflikoçhisar yöresinden derlenen:
Gökte uçan tayyare
De aslan garam nemi
Selam söylen o yâre
De zeytin garam nemi
Bulsun derdine çare...
Bazı kaynaklara göre Çanakkale yöresinde biraz farklı sözlerle, benzer türkü şöyle söylenmektedir:
Gökte uçan tayyare
Selam söylen o yâre aman aman
O da bulsun bir çare /Gitme gidenlerinen
Boyu fidanlarınan aman aman...
Bu türküler daha sonraki yıllarda değişik sözlerle okunduğu gibi bazı skeçlerde şakalaşma olarak da kullanılmıştır.
Âşık Selâminin türküsünde uçma, metaforik olarak kullanılmasına rağmen sözleri oldukça güzeldir:
Selâmi gedayım (fakir, kimsesiz) derdim ziyade
Aşk beni dünyada kıldı piyade
Ölürüm sırrımı vermem yâde
Yere in gökteki bu seyran yeter...
Biraz daha hamasi ve didaktik amaçla THK için yapılan, sadece adının Doğan olduğunu öğrenebildiğimiz sanatçının “Tayyareci Türküleri” eserinin sözleri şöyle:
Kartalların adı var
Türklerin kanadı var
Yıldırımlı göklerde /O kanadın yâdı var
Fetihten başlar o yâd...
Etmeyiz matem feryat
O kanada bak, bugün
Yer gök inkıyat (boyun eğmek)
Alnında altından sorguç,
Sığar mı bir avuç
Dünyaya Türk'ün ruhu?
Delikanlı, durma uç!
Gökten yere şan getir
Atiden (gelecek) nişan getir
Tayyarenle yüksel, uç
Zaferi kuşan, getir!
Delikanlı, Türk’ün oğlu!
Göklerde Türk'ün yolu
O yollarda uçarsa
Emindir Anadolu.
Posof yöresinden Âşık Zülali ‘den alınan türkünün sözlerinde hüzün, sıla, hasretlik duyguları mektubun uçma metaforuyla anlatılır:
Mektup gider isen tayyare ile
Şimşek gibi vatanıma var da gel
Çık yukarı görüş seyyare (gezegen, yıldız) ile
Beyaz kara bulutlara dal da gel
İn yurdumu dolaş köşebe köşe
Sakın bir fırtına, tutulma kışa
Ayrı ayrı yaralanma yoldaşa
Benden selam götür, selam al da gel
Kapı basık ise pencereden gir
Hasretli halimi arz eyle bir bir
Zavallı anneme misafir
Olur, isen üç beş saat kal da gel
Mektup benden küsmüş ise ol Nigâr (güzel yüzlü sevgili)
Söyle benim için bin selamı var /Bir kaç türkü ile olsun yadigâr /İşlet çevresini zarfa sar da gel
Güzel anlat Zülali’nin halini
Hangi bülbül terk etmiştir gülünü
Zülfün perçeminden birkaç telini
Eğer anam vermediyse çal da gel...
Anonim sözleriyle çok eski bir türkü olan “Uçun Kuşlar İzmir'e Doğru” birçok sanatçı tarafından icra edilmiştir:
Asker ettiler beni kıdemli çavuş
Gurbet çöllerinde oldum bir baykuş
Anadan babadan yardan bir haber yokmuş
Uçun kuşlar uçun İzmir'e doğru
Güverteye çıktım uzandım yattım
Anayı babayı yarı sılaya attım
Uçun kuşlar uçun İzmir'e doğru...
Özlem Özdil'den “Hoy Nani” türküsünün sözleri oldukça yalındır:
İndim çayır biçmeye de eğildim su içmeye
Dediler yârin geldi de kanatlandım uçmaya
Hoy nani nani nani da yandırdı sevdan beni
Öyle bir ateş düştü de söndürmez çaylar beni...
Yöresini ve kaynak kişisini bilemediğim ancak meslektaşım Kaptan Nuri Savik’in aktardığı türkünün sözleri ise:
Entarisi kırmızı
Ben annemin bir kızı
Beni alacak oğlan
Tayyarenin yıldızı
Uçma konusunda genellikle kuşlara, hatta belirli kuşlara (turna, ördek, şahin vb.) yüklenen anlamlarla yapılan türküler çok eski zamanlardan beri yapılagelmektedir.
Karacaoğlan'dan “Yeşil Başlı Gövel Ördek” türküsü oldukça eskilerden günümüze ulaşabilen örnektir:
Yeşilbaşlı gövel ördek uçar gider göle karşı
Eyrincesin tel tel olmuş döker gider bele karşı
Telli turnam sökün gelir, inci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir yar oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var, tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var diyemiyom ele karşı
Telli turnam sökün gelir, inci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir, yar oturmuş yele karşı...
Şah Hatayi mahlâsıyla şiirlerini yazdığı Şah İsmail'in “Gitme Durnam” türküsünü günümüzde Arif Sağ'dan dinlemenin keyfi bir başka oluyor:
Getme durnam getme
Hak Muhammet Ali kesme dilinde
Musayıbım galdı galdı Kenan ilinde
Durnalar o dostu görmediniz mi?
***
Haydar Haydar görmediniz mi?
Ali yar Ali yaralı yar görmediniz mi?
***
Getme durnam getme dağlar dumandır
Bizim sürdüğümüz ikrar imandır
Dosttan ayrı düştüm halim yamandır
Durnalar o dostu görmediniz mi?
***
Durnam donun göğdür, gayet güzelsin
Kanteri emmiş Şam'ı Şark'ı gezersin
Sen de benim sevdiğim Ali'ye benzersin
Durnalar o dostu görmediniz mi?
***
Şah Hatayi'm sen binlerce yaşa
Daha neler gelir sağ olan başa
Bizi hasret koydun kavim kardaşa
Durnalar o dostu görmediniz mi?
Âşık Veysel'den benzer bir çalışma olan “Havalanma Telli Turnam” türküsünün sözleri ise:
Havalanma telli turnam, havalanma telli turna
Aman aman aman aman ey
Uçup gitme yele karşı
Ah niye doğdun
Sarı yıldız mavi yıldız yıldız yıldız yıldız
Zülüflerin tel tel olmuş, zülüflerin tel tel olmuş
Aman aman aman aman ey
Uçup gitme ele karşı
Ah niye doğdun
Sarı yıldız mavi yıldız yıldız yıldız yıldız
Evler yıkan beller büken
Kanlı mı oldu kervan kıran /Dön dön dön dön
Şahinim var bazlarım, şahinim var bazlarım var
Aman aman aman aman ey
Ördeğim var kazlarım var
Ah niye doğdun
Sarı yıldız mavi yıldız yıldız yıldız yıldız
Yâre tenha sözlerim, yâre tenha sözlerim var
Aman aman aman aman ey
Ben diyemem ele karşı
Ah niye doğdun
Sarı yıldız mavi yıldız yıldız yıldız yıldız
Evler yıkan beller büken /Kanlı mı oldu kervan kıran
Dön dön dön dön...
Âşık Mahzuni'den aynı kategoride güzel bir beste olan “Ayran Dede” nin sözleri:
Bu yaylanın mor kanatlı kuşuydum
Pençesi kırılmış kuzguna döndü aman aman aman ey
Turnalar katarının başıydın
Sürüsünü kaybetmiş bozguna döndü aman aman aman ey
Biriken damlalar kan oldu aktı ey
Karların üstüne yıldırım çaktı aman aman aman ey
Dağıldık kervandan dostlar bıraktı ey
Karınan tipide bozguna döndü aman aman aman ey
Der Mahzuni sarardım soldum
Dertli turnamınan bir yuva buldum
Türkmen ellerinde eyledim kaldım
Yönümü Antep'e sargına döndüm aman aman aman ey...